Narin’i kim öldürdü, neden öldü? soruları tüm Türkiye tarafından merak ediliyor. Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın yargılandığı dava geçtiğimiz hafta görülürken, 3 gün süren ve sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilen duruşma 26 Aralık’a ertelendi. Kardeşinin cesedi bulunduğunda mahalledeki mescitte olduğunu ve bulunduğu söylendiğinde buna inanamadığını savunan Enes Güran, “Salim Güran değil Nevzat Bahtiyar değil hükümdarları da gelse benim evimden bacımı alamazlar. Beni gerekirse yıllarca cezaevine atın, ailemle görüştürmeyin ancak beni Narin’imle suçlamayın. Ben sadece Narin’im için ağlıyorum. Kardeşimin katilini arıyorum.” sözlerini kullandı. İşte, Narin Güran cinayeti ile ilgili son durum.
NARİN GÜRAN CİNAYETİ SON DURUM
Bağlar ilçesinde öldürüldüğü ortaya çıkan Narin Güran cinayetine ait 7 Kasım’daki birinci duruşmanın akabinde, baba Arif Güran’ın talep ettiği ve duruşmada da izlettirilen Dara 2 Askeri Üs bölgesinin manzaraları ortaya çıktı. Yüksel Güran’ın avukatları Tuncay Erkuş ve Yılmaz Demiroğlu ile Enes Güran’ın avukatları Becerikli Akbilek ile Mustafa Demir, Narin Güran cinayetiyle ilgili basın mensuplarının sorularını cevapladı. Avukat Yılmaz Demiroğlu, amaçlarının gerçeğin ortaya çıkması olduğunu belirterek, “Daraltılmış baz çalışmasına ait bizim açıdan dikkatimizi çeken bir konu, mesela bir sanık hakkında belirtilen pozisyon, örneğin sanığın pozisyonu Arif Güran’ın meskeni civarı gösterilmesine rağmen, tıpkı sanığın kameraya birebir vakit diliminde yansıyan manzarasında büsbütün farklı bir yerde olduğunu biz tespit ettik. Hasebiyle bu baz çalışmasında bir yanılma hissesinin olduğu nettir. Bizler bu mevzuyla ilgili bütün uzmanlarla görüştük, harici bilgiler almaya çalıştık, daraltılmış baz çalışması daha çok ihtimal hesaplaması üzerine kurulu bir rapordur. Lakin biz iddianamede daraltılmış çalışmasından yola çıkılarak sanıkların tamamı hakkında bir ortaya geldiğinden bahisle dava açıldığını görüyoruz. Burada daraltılmış baz çalışması, niteliği gereği anabaz – arabazlardan sinyal alan sanıkların pozisyonlarının değişik noktalarda olabileceğini biz uzmanlardan öğrendik. Yani birebir açıdan sanıklardan biri sinyal alsa dahi, başka sanığın da farklı yerde birebir açıdan alma ihtimalinin olduğunu uzmanlar tarafınıza iletti ki bu hususla ilgili bilhassa baz istasyonu kayıtlarının tek başına kanıt olamayacağı Yargıtay kararlarında da vurgulanmıştır. Biz bu cinayetin bütün ayrıntılarıyla sebepleriyle aydınlatılması için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz ve bu bizim boynumuzun borcudur. Bu bahiste herkes müsterih olsun, gayemiz maddi hakikatin kuşkuya yer vermeyecek halde açığa çıkmasıdır” dedi.
‘NEVZAT BAHTİYAR, MÜMKÜN SENARYOLAR ÜZERİNDEN TABİRİNİ DEĞİŞTİRDİ’
Avukat Demiroğlu, 7 Kasım’da görülen birinci duruşmada Nevzat Bahtiyar’ın, muhtemel senaryolar üzerinden tabirini değiştirdiğini belirterek, “Duruşma salonunda, Nevzat Bahtiyar hakikaten çok itidalli bir şahsiyet. Zati küçücük bir vücudu yani 8 yaşındaki bir çocuğu bir çuval içerisine bütün eşyalarıyla, yani Kur’an kursundan dönerken taşıdığı bütün eşyalarıyla çuvala sığdırmak suretiyle götürüp gömebilen, dere kenarına ölçüsüz saklayabilen bir şahsın bence cinayeti işleyeceğini düşünüyoruz. Orada kritik olan Nevzat Bahtiyar’ın, bizler de şunu net bir biçimde gördük, basınında toplumsal medyada bu cinayetle ilgili muhtemel senaryolar üzerinden daima tabir değiştirdiğini biz gördük. Nevzat Bahtiyar‘ın son sözünde cansız vücudu ahırda çuvala koyup kendi aracına yerleştirdikten sonra, Salim Güran’ın ahıra gelip battaniyeyi teslim aldığı istikametinde bir beyanı oldu. Biz bu beyan üzerinde imaj kayıtlarını inceledik, Dara 2’nin güvenlik kameralarını inceledik, bu kritik saatlerde kameranın görüş açısına nazaran köy içerisinde hareketli araçlar çok net net bir halde tespit edilebiliyor. Lakin Nevzat Bahtiyar’ın belirttiği formda bir buluşmanın bir araç trafiğin olmadığı tarafımızca gözlemlenmiş ve değerlendirilmiştir. Bunu aslında mahkemede kamera kayıtları üzerinde konuşmak suretiyle kamuoyunu da bilgilendireceğiz” diye konuştu.
NARİN GÜRAN DAVASI 2. DURUŞMA NE VAKİT?
Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ait tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet mahpus istemiyle yargılandığı davanın birinci duruşması sona erdi.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde evvelki gün görülmeye başlayan davanın 3. gününde, son olarak tutuklu sanık ağabey Enes Güran, savunma yaptı.
Diyarbakır Barosu avukatlarının tabirlerinde çelişki bulunduğunu argüman eden Güran gözaltı sürecinde makûs muameleye maruz kaldığını öne sürdü.
Kardeşinin cesedi bulunduğunda mahalledeki mescitte olduğunu ve bulunduğu söylendiğinde buna inanamadığını savunan Enes Güran, “Salim Güran değil Nevzat Bahtiyar değil hükümdarları da gelse benim evimden bacımı alamazlar. Beni gerekirse yıllarca cezaevine atın, ailemle görüştürmeyin lakin beni Narin’imle suçlamayın. Ben yalnızca Narin’im için ağlıyorum. Kardeşimin katilini arıyorum. Benim, annemin ve Salim’in kabahati varsa ceza versinler. Kimin bilgisi varsa, hatalıysa Allah bin kez cezasını versin.” tabirlerini kullandı.
Bu sırada baba Arif Güran, “Allah hakkınızı bırakmasın, Allah’a havale ediyorum.” diyerek, duruşma salonundan ayrıldı.
Enes Güran’ın avukatı da belgede zımnilik kararı olmasına karşın tüm ayrıntıların yayınlandığını savundu.
Cinayetin yeri, tarihi ve saatinin şimdi net olmadığını düşündüğünü belirten Güran’ın avukatı, şunları kaydetti:.
“İddianame kamuoyu baskısından çabuk bir formda hazırlandı. Cinayetin aile konutunda işlendiğine ait daraltılmış baz kayıtlarıyla Enes’in konutta bulunduğu ve Narin’in vefatına iştirakte yer aldığı belirtiliyor. Enes’in gün içindeki hareketlerinden ötürü bu yalnızca kuşkudan ibarettir. Enes’in bu cinayeti işlediğini bu kanıtlarla kanıtlamak mümkün değil. Toplanan onlarca kamera imgesi içerisinde Enes’in Narin’i öldürdüğüne dair bir tespit yoktur. Önümüze konulan kimi evrakları, maddi kanıt olarak kabul etmiyoruz. Biz hala öbür manzaraların olduğunu düşünüyoruz..
Nevzat Bahtiyar çok itidalli. 3 gündür gözlemliyorum. Bu adam ya mukadderatına razı olmuş ya da içinden bize gülüyordur. Argüman makamının Enes’in tutukluluk halinin devamına yönelik mütalaasına iştirak etmiyorum. Müvekkilim Enes Güran hakkında tahliye ve isimli denetim talep ediyorum.”
Sanıklar ve avukatlarının savunmaları sonrası duruşmaya bir müddet orta verildi.
Aranın akabinde mahkeme heyeti, müşteki Arif Güran ve vekili, Diyarbakır Barosu ile Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma talebinin kabulüne, ağabey Baran Güran’ın müşteki olarak evraka eklenmesi talebinin reddine, mahkemeye gönderilen Dara bölgesine (Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Bilal Dicle Gözetleme Noktası) ilişkin imgelerin evraka eklenmesine, tutuklu kuşkulu R.A’nın şahit olarak dinlenilmesi talebinin kabulüne, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak evrakta bulunan daraltılmış baz raporunu hazırlayanlardan hangi metot ile hangi baz datalarını kullanarak, hangi aygıtlar ve hangi kriterlere uyularak, bilimsel tekniklerin neler olduğunu gösterir ve sapma hissesinin olup olmama ihtimalini de belirtir detaylı ek rapor aldırılmasına karar verdi.
Heyet, kaçma, saklanma ve yakalanamama ihtimali göz önünde bulundurulan sanıkların tutukluluk halinin devamına ve duruşmanın 26 Aralık’a ertelenmesine hükmetti.
ANNE YÜKSEL GÜRAN HUZURA ALINDI; ‘BENİM NAMUSUMLA OYNAMAYIN’
Daha sonra, Narin Güran’ın annesi Yüksel Güran huzura alındı. Mahkeme Başkanı’nın ‘İddialara karşı ne diyorsun’ sorusu üzerine Yüksel Güran, “Ben acılıyım. Dünyada en acılı anne benim. Kızımı öldürdüler, mezarına gidemedim. Namusuma kelam getirdiler. Katil olsaydım, balkondaki şalı söylemezdim. Jandarma bayan geldi. ‘Ankara’da mafya oğlunu öldürecek’ dediler. Ben o yüzden ‘Oğlum için ne yapabilirim’ dedim. ‘Kızım gitti, oğlum için ne yapabilirim’ dedim.’ (Yumruğunu masaya vurarak) Kızımı öldürmedim. Beni asın, öldürün lakin biz bunu hak etmedik. Şayet katil Nevzat değilse, beni asın. Narin nereden gitmiş, çıkartın. Karakolda bizi dövüyorlardı. Çıkartın, bu cinayet nerede olmuş? Elinizi vicdanınıza koyun. Narin konuta gelmemiş. Ben Narin’in annesiyim, annesiyim. Ben şu anda artık kızımı unutmuşum, namusun sıkıntısındayım. Benim namusumla oynamayın. Jandarma elbisesi görüyorum, elim ayağım titriyor. Ben anneyim. Kâfi, bize niçin bu türlü yapıyorsunuz? Enes o gün mecnun oldu mecnun. Kendimizi kaybetmişiz” dedi.
TAHLİYESİNİ TALEP ETTİ
Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu ise “Yüksel Hanım, sizinle tekraren görüşmüş biri olarak masumiyetinize inanıyorum. Somut hadiselere ve kanıtlara nazaran karar verileceğinden kuşkumuz yoktur. İnsanlık dışı muamelelere, kızımızın katillerinin bulunması için şikayetçi olmadık. Bu yargılama sonunda günahsız olan anneye yapılanlar, kendini tabir edemediği için yansılarını bilemeyen toplum, tıpkı jest ve mimikleri şeytanlaştırma yoluna gitti. Bir anne olarak kızının mezarını görmemiş. İddianamenin ana omurgasını, dar alan baz çalışması oluşturuyor. Burada hazırlanan raporda yuvarlama cümlelere kullanılmış. ‘Değerlendirilmektedir’ cümlesi yanılgı hissesini gösteriyor. Uzman rapor hazırladığı vakit der ki, ‘Şu aygıtları kullandım.’ Lakin ‘Kişi falan odada, falan odada’ denilmiştir. Tıpkı rapor üzerinden Nevzat Bahtiyar’ın meskeni, Arif Güran’ın konutuna yakın gösteriyor. Bu raporda kimi konular var. Bireylerin vakit bazında sinyal aldığı hususu işleniyor. Şayet bu rapor hakikat olsaydı, Nevzat Bahtiyar’ın sinyali, 15.10 civarında orada olduğu gözüküyor. Birebir raporda 15.08’de görüşmüşler. Su sıkıntısı. DİSKİ’den arıza olmadığı tarafında bir kayıt var. 15.10’da Narin şimdi patika yola girmeden, Nevzat’ın hareketlendiği aşikâr. Daha girmeden kelamda oraya varmış. Nevzat Bahtiyar, ‘Bahçedeki ağaçları suluyordum’ dedi. Sonra ‘Patlıcan közlüyordum’ dedi. Fotoğraflarda çabucak ahırın yanında patlıcan varmış. Çabucak ahırın ardında briketle örülmüş alan var. Narin’in son görüldüğü yer, bizim tezimize nazaran Nevzat Bahtiyar kızı aldı. Boğdu, ya da zirveden aşağı attı. Ya da ahırın camından atarak sakladı. Daha sonra eşinin belirttiği üzere konuttan ayrılırken yalnız ayrıldığı, yani ikinci bir araç yok, yani ikinci bir araç da yok. Yüksel Güran’ın ve Enes Güran’ın telefon iletilerini silme durumu yok. Siz de görmüşsünüzdür. Bu bilgi büsbütün palavradır. İddianamede, ‘Yüksel Güran’ın kızının öldüğünden emin olmakla birlikte’ sözü ile ilgili Yüksel Güran ile jandarma ortasındaki Kürtçe diyalogda, Yüksel Güran’ın ‘Yaşanan olayla ilgili bilgim bulunmamaktadır. Olursa sizlerle paylaşacağımdan emin olabilirsiniz’ tabiri var. Yüksel Güran’ın kuvvetli cürüm kuşkusunu gösteren bir kanıt yoktur. Bu nedenle şimdi kızının mezarını görmemiş Yüksel Güran’ın tahliyesini talep ediyorum” dedi.
SALİM GÜRAN: ‘SUÇSUZUZ, BERAATIMIZI İSTİYORUZ’
Mahkeme Başkanı, avukatların savunmaların ardından Salim Güran’a kelam vererek, bir diyeceği olup olmadığını sordu. Bunun üzerine Salim Güran, “Çoğu senaryo, bu türlü bir şey yok. Herkes bir şey konuşuyor. Bu çocuğu meskende 4 kişi öldürmüş diyorlar. Çocuğumuzu niçin öldürelim? Suçsuzuz, beraatımızı istiyoruz” dedi.
‘İDDİANAMEDE KİMİN NİÇİN ÖLDÜRDÜĞÜ BELİRLİ DEĞİL’
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, “Bu kadar kapsamlı bir belgeye bu iddianame yakışmamıştır. İvedi işe şeytan karışır derler. Bu acelecilik yanlışa götürür. Belgede derin bir devlet aklı mevcut. Soruşturma, en başından beri gerek kasıtlı, gerek ihmali bir biçimde Güran ailesi üzerine kurgulanmıştır. Televizyon ekranlarında sabah- akşam uydurulan her türlü senaryo, dedikodu ve iftira ile aile topyekun şeytanlaştırılmış, kriminalize edilmiş, bu safsatalar da önemli bulunarak savcılık makamınca mevzu olmuş, asıl maddi kanıtlarla ilgilenilmemiştir. Tez makamı hangi senaryoya inanıyor? HTS kayıtlarına baktığımızda müvekkilimin ailenin öbür üyeleriyle irtibatını göremezsiniz. Kim kimle ortak hareket etmiş, belirli değil. Olayın aslı faili kimdir? İştirak edeni, yardım edeni kimdir? Bunların hiçbirine iddianamede yer verilmemiştir. İddianamede kimin, niçin öldürdüğü muhakkak değil. Nerede öldürdüğü aslında aşikâr değil. Salim Güran, çocuğu ahırda mı, konutta mi öldürmüş? Nevzat’ı zirveden mi çağırmış? Nevzat çocuğu meskenden mi almış, çocuğu Enes mi öldürmüş? Ya da kimsenin aklına getirmediği, o çocuğun o zirveye çıkmamış olduğu ve Nevzat tarafından öldürüldüğü mü? Sebepsiz yere öldürme diye bir kavram da vardır. 4 farklı insanın hemfikir olup sebepsiz yere öldürdüğünü söylemek saçmalıktır. Hem hemfikir olacaksın hem de sebepsiz yere öldüreceksin. Bu 37’nci hususla örtüşmez” dedi.
‘BİZ BU CANİLİĞİN NEVZAT TARAFINDAN YAPILDIĞINDAN YÜZDE 100 EMİNİZ’
Akdağ, savunmasında Nevzat Bahtiyar’ın cinayeti işlediğinden emin olduklarını belirterek, “Anne, kardeş ve amca ile Nevzat’ı, tıpkı çuvala koymak vicdanen makul bir durum değildir. Mahalle etrafında birçok kameranın varlığını tespit ettik. Tüm bu kamera kayıtlarına jandarma el koymuştur. En kıymetlisi, üs bölgesinin Şahin Göz kamerasıdır. Nevzat Bahtiyar, aile üyelerinin düğün davetiyesi dağıtmak için köyden ayrılacağını annesinden öğreniyor. Nevzat’ın köyde olmaması gereken kardeşi Askeri Bahtiyar’ın Narin’in meskeninin orada keşif yaptığı köylüler tarafından belirlenmiştir. Biz bu caniliğin Nevzat tarafından yapıldığından yüzde 100 eminiz. Nevzat’ın yapısı ve pozisyonu her attığı adım palavra bir adamdır. Kuzu postuna bürünmüş bir kurt, bir katildir. Mantık yürütmek yasak, itiraz etmek hata olmuş. Nevzat Bahtiyar bir hafta boyunca televizyondan dersini almıştır. Yakalanınca Salim’in ismini sinsice fısıldamıştır. Birinci sözsün Yüksel yokken, televizyon programında Yüksel’i duyunca, ikinci sözde Yüksel’i de amacına koymuştur. Çocuğun battaniyeye sarılmış olduğu bir düzmecedir. Battaniye asla olmadı. ‘Korktuğum için taşıdım’ diyor. O vakit neden daima tabir değiştiriyor? Nevzat asla Salim’den korkmadı. Küçücük bir vücut, kelamda görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için öldürdü, o denli mi? O vakit neden aile dışından birini kendine şahit yarattı? Nevzat Bahtiyar, kızı eski muhtarın torunu tarafından kaçırılınca, muhtarın meskenini basan yırtıcı biridir. Elleriyle onu boğmaya çalışmıştır. Salim tarafından kurtarılmıştır. Kurtarılmasa, Narin üzere can verecekti. Nevzat ile Arif ortasındaki para probleminin tazeliğini koruduğu muhakkaktır. Daraltılmış baz istasyonu bir fanteziden ibarettir. İş bu raporu sunan şahısların bize tam olarak izah ettirilmesi ve duruşmada hazır olmasını talep ediyoruz. İcabı halinde tekrar düzenlenmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
‘SÜRÜNTÜNÜN NE OLDUĞUNU TALEP EDİYORUZ’
Akdağ, savunmasının devamında şöyle konuştu:
“Salim Güran, Narin kaybolduktan sonra aracını bir daha hareket ettirmemiştir. Narin’in DNA’sına ilişkin rapor; Van kriminalden alınan raporda, sürüntünün kusmuk mu, idrar mı, ne olduğunu mahkemeden talep ediyoruz. Bu sürüntünün canlıyken mi, ölüyken mi olduğunu talep ediyoruz. Kendi çocuklarının DNA kalıntıları neden ortaya çıkmamıştır. İki elektrikçi, Salim’in kendilerini karşıladığını beyan etmiştir. 21 Ağustos’tan bu yana kolluk vazifelileri, JASAT vazifelileri, akıl ve insanlık dışı uygulamalarla, akıl almaz baskı, azaplara kısaca değinmek gerekir. Cinayeti işlemiş olsun olmasın öbür aile bireylerine üst seviye bir kumandan tarafından, ‘Seni Irak’a götürürüz, yüzünü değiştiririz’ vaatlerinde bulunulmuştur. Müvekkilimin oğlu olan Devran Güran falakaya yatırılmıştır. Annesinin yanında Devran’ı dövmeye devam etmişler. Devran’ın annesinin gözü önünde ağzına kerpeten sokmuşlar, ‘Madem bu kadar şeye karşın itiraf etmedin, o vakit kızının leşini önüne atarız o vakit itiraf edersin’ deme zalimliğini göstermişler. Barış, Uğurcan ve başkalarına yapılanları anlatırsak tadımız kaçar.”
GÜRAN AİLESİ AVUKATLARININ TALEBİ ÜZERİNE DARA BÖLGESİNE İLİŞKİN MANZARALAR İZLENDİ
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde evvelki gün görülmeye başlayan davanın 3. gününde, savcı, Güran ailesi avukatlarının talep ettiği ve mahkemeye sunulan Dara bölgesine (Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Bilal Dicle Gözetleme Noktası) ilişkin 15.01-15.15 saatleri ortasında kaydedilen imgelerin izletileceğini söz etti; daha sonra manzaralar izlendi.
Mahkeme başkanının “Arif bey istediğiniz imaj bu mu?” sorusu üzerine baba Arif Güran, “Bu görüntü” dedi.
Söz konusu imgeleri izlediklerini belirten mahkeme başkanı, görüntüleri taraflara vereceklerini açıkladı.
‘R.A.’NIN ŞAHİT OLARAK DİNLENMESİNİ TALEP EDİYORUZ’
Diyarbakır’da Narin Güran (8) cinayetine ait davanın ilk duruşması, 3’üncü gününde de sürüyor. Duruşmada kelam alan Baro Avukatı Aslı Cemre Işık, Salim Güran’ın emekçisi R.A.’nın şahit olarak dinlenmesini talep ederek, “Ses kayıtlarının çok kaliteli olmadığı kanaatindeyiz. Salim Güran ve Mehmet Selim Atasoy ortasındaki 16.27 ve 16.38 ortasındaki görüşmelerinin güzelleştirilip, Kürtçe bilen tercümanlar tarafından çevrilmesini talep ediyoruz. Bayanların arbedesi konusundaki tutanağa nazaran, bayanlar buradaki beyanlarıyla reddettiler. Kolluk kuvvetlerinden varsa imajların tarafımıza gönderilmesini talep ediyoruz. Jandarma işçisinin dinlenmesini talep ediyoruz. Muhammed Yağmur’un beyanı vardı. Araçla Çarıklı’dan Tavşantepe’ye geldiğini söylüyordu. İlgili kolluk ünitesine müzekkere yazılarak araç PTS hareketlerini talep ediyoruz. R.A.’nın 14 Eylül tarihindeki beyanlarını göz önünde bulundurarak, şahit olarak dinlenmesini talep ediyoruz.
Valiliğin 25 Ağustos tarihli basın metni var. Kayalıklar üzerinde bulunan kan lekesinin mahalledeki bir çocuğa ilişkin olduğuna dair açıklama. Bu basına metninde rastgele bir bilgi ya da evrak göremedik. Bu tespitlerin hangi bilgi ve evraklara dayanarak yapıldığının sorulmasını talep ediyoruz. Nevzat Bahtiyar’ın kızı ile Süheyla Özkan’ın da şahit olarak dinlenmesinin talep ediyoruz” dedi.
Baro avukatlarının, 1 saat 8 dakika savunma yaptıkları kayda geçti
8 KİŞİNİN DAHA DİNLENMESİ TALEP EDİLDİ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatı Elif Aslı Şahin ise Recep Kaya, Devran Güran, bakkal ve oğlu, Narin’in kaybolduğunu annesi Yüksel Güran’a haber veren İsa Kaya ile İbrahim Kaya, Hasan Kaya ve Narin’in Kur’an kursundan arkadaşları F. Güran ile H. Güran’ın şahit olarak dinlenmesini talep etti.
‘BU BELGENİN KİLİT NOKTASININ ENES GÜRAN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ’
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Avukatı Abdullah Yılmaz ise “Mahkemeden talebimiz şu ana kadar olduğu üzere adil bir yargılamanın olması. 21 Ağustos’ta birinci resmi ihbar, Baran Güran tarafından yapılıyor. Yeniden akşamında arama çalışmaları başlıyor. Sonraki gün Muhammed Kaya bir terlik buluyor. Ardından Salim Güran bütün aramalarda var. Kolluk üniteleriyle daima hareket ediyor. Yanlış yönlendirdiğine dair tutanaklar var. 24 Ağustos’ta 21.00 sıralarında dış bir müdahale olmaksızın yangın gerçekleşiyor. 2 gün sonra tekrar Enes Güran’ın gözünde morluk ve diş izi tespit ediliyor. Burada maalesef bir ayrım yapılamıyor. 30 Ağustos’ta Narin’in yakınlarının telefonları inceleniyor. Salim Güran’ın kullandığı araç var. Burada bir arama ve inceleme yapılıyor, Van jandarma kriminalden. Burada aracın sürücü koltuğunda DNA profili tespit ediliyor. Aracın sağ art iç kısmında, Narin’e ilişkin kıl tespit ediliyor. Olaydan 12 gün sonra amca tutuklanıyor. 6 gün sonra da Narin’in vücudu bulunuyor. 2 Eylül’de arama çalışmaları devam ederken, Yüksel Güran adeta kızının öldüğünden emin, oğlu Enes için ‘Ne yapabilirim’ söylemlerinde bulunduğu tutanaklarda var. 8 Eylül’de, Narin’in cenazesinin bulunduğu gün bayanlar ortasında bir tartışma yaşanıyor. Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın araçlarında toprak numuneleri inceleniyor ve emsal oldukları tespit ediliyor. Hasebiyle bu evrakın kilit noktasının Enes Güran olduğunu düşünüyoruz. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” diye konuştu.
Bu sırada gözyaşlarını tutamayan Arif Güran, mahkeme salonundan çıkarıldı.
‘R.A.’NIN ŞAHİT OLARAK DİNLENMESİNİ TALEP EDİYORUZ’
Diyarbakır’da Narin Güran (8) cinayetine ait davanın ilk duruşması, 3’üncü gününde de sürüyor. Duruşmada kelam alan Baro Avukatı Aslı Cemre Işık, Salim Güran’ın çalışanı R.A.’nın şahit olarak dinlenmesini talep ederek, “Ses kayıtlarının çok kaliteli olmadığı kanaatindeyiz. Salim Güran ve Mehmet Selim Atasoy ortasındaki 16.27 ve 16.38 ortasındaki görüşmelerinin güzelleştirilip, Kürtçe bilen tercümanlar tarafından çevrilmesini talep ediyoruz. Bayanların arbedesi konusundaki tutanağa nazaran, bayanlar buradaki beyanlarıyla reddettiler. Kolluk kuvvetlerinden varsa manzaraların tarafımıza gönderilmesini talep ediyoruz. Jandarma çalışanının dinlenmesini talep ediyoruz. Muhammed Yağmur’un beyanı vardı. Araçla Çarıklı’dan Tavşantepe’ye geldiğini söylüyordu. İlgili kolluk ünitesine müzekkere yazılarak araç PTS hareketlerini talep ediyoruz. R.A.’nın 14 Eylül tarihindeki beyanlarını göz önünde bulundurarak, şahit olarak dinlenmesini talep ediyoruz.
Valiliğin 25 Ağustos tarihli basın metni var. Kayalıklar üzerinde bulunan kan lekesinin mahalledeki bir çocuğa ilişkin olduğuna dair açıklama. Bu basına metninde rastgele bir bilgi ya da doküman göremedik. Bu tespitlerin hangi bilgi ve dokümanlara dayanarak yapıldığının sorulmasını talep ediyoruz. Nevzat Bahtiyar’ın kızı ile Süheyla Özkan’ın da şahit olarak dinlenmesinin talep ediyoruz” dedi.
Baro avukatlarının, 1 saat 8 dakika savunma yaptıkları kayda geçti
8 KİŞİNİN DAHA DİNLENMESİ TALEP EDİLDİ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatı Elif Aslı Şahin ise Recep Kaya, Devran Güran, bakkal ve oğlu, Narin’in kaybolduğunu annesi Yüksel Güran’a haber veren İsa Kaya ile İbrahim Kaya, Hasan Kaya ve Narin’in Kur’an kursundan arkadaşları F. Güran ile H. Güran’ın şahit olarak dinlenmesini talep etti.
‘BU EVRAKIN KİLİT NOKTASININ ENES GÜRAN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ’
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Avukatı Abdullah Yılmaz ise “Mahkemeden talebimiz şu ana kadar olduğu üzere adil bir yargılamanın olması. 21 Ağustos’ta birinci resmi ihbar, Baran Güran tarafından yapılıyor. Tekrar akşamında arama çalışmaları başlıyor. Sonraki gün Muhammed Kaya bir terlik buluyor. Ardından Salim Güran bütün aramalarda var. Kolluk üniteleriyle daima hareket ediyor. Yanlış yönlendirdiğine dair tutanaklar var. 24 Ağustos’ta 21.00 sıralarında dış bir müdahale olmaksızın yangın gerçekleşiyor. 2 gün sonra tekrar Enes Güran’ın gözünde morluk ve diş izi tespit ediliyor. Burada maalesef bir ayrım yapılamıyor. 30 Ağustos’ta Narin’in yakınlarının telefonları inceleniyor. Salim Güran’ın kullandığı araç var. Burada bir arama ve inceleme yapılıyor, Van jandarma kriminalden. Burada aracın sürücü koltuğunda DNA profili tespit ediliyor. Aracın sağ art iç kısmında, Narin’e ilişkin kıl tespit ediliyor. Olaydan 12 gün sonra amca tutuklanıyor. 6 gün sonra da Narin’in vücudu bulunuyor. 2 Eylül’de arama çalışmaları devam ederken, Yüksel Güran adeta kızının öldüğünden emin, oğlu Enes için ‘Ne yapabilirim’ söylemlerinde bulunduğu tutanaklarda var. 8 Eylül’de, Narin’in cenazesinin bulunduğu gün bayanlar ortasında bir tartışma yaşanıyor. Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın araçlarında toprak numuneleri inceleniyor ve misal oldukları tespit ediliyor. Hasebiyle bu belgenin kilit noktasının Enes Güran olduğunu düşünüyoruz. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” diye konuştu.
Bu sırada gözyaşlarını tutamayan Arif Güran, mahkeme salonundan çıkarıldı.
İŞÇİ R.A.’DAN AMCA SALİM’E: ‘SENİN YÜZÜNDEN BAŞIMIZ BELAYA GİRDİ
Duruşmada kelam alan baro avukatlarından Fazilet Kaya, “R.A., evraktaki kilit şahitlerden biri fakat dinlenemedi. Bizce Narin’in cansız vücudunun saklandığı anda R.A. ve Mehmet Selim Atasoy birlikte gözcülük yapıyor.
‘R.A.’NIN TERTİPTEN HABERİ VAR’
Dosyaya yansıyan, R.A. ile ilgili bir tutanak var. 8 Eylül 2024 tarihinde R.A. mahkemeye sevk edilmiş, tutuklanmış. Jandarmanın hazırladığı tutanak. Kuşkulu tutuklanmasının tesiriyle ağlamıştır.
SALİM GÜRAN’A KÜFREDİYOR
Yaşadığı hudut patlaması sonucunda, ağlamaklı olarak muhtar Salim Güran’a sinkaflı bir küfrediyor. ‘Senin yüzünden başımız belaya girdi.
‘ÜZERİNDE TARLADA ÇALIŞTIĞI KIYAFETLER YOKTU’
Komutanım, muhtar öğlenden sonra yanıma geldiğinde, üzerinde tarlada çalıştığı kıyafeti yoktu, kıyafeti temizdi, her iki ayak bileğine kadar suyun içine girmişti” diyor.
R.A.’nın da bu tertipten haberi olduğunu anlıyoruz. 18.38 de Salim R.A.’yı arıyor.
Sınırın üzerinde düşen bir şeyden bahsediyor. ‘Sınırın orada, taşın yanında’ diyor, yoldan gidip gelen bir otomobilden bahsediyor.
Bu yer, Narin’in cansız vücudunun saklandığı yer de olabilir. Bunu R.A.’nın Salim Güran’a iletmesi, Narin’in gömüldüğü yeri bildiklerini ortaya koyuyor” dedi.
ADLİ TIP ÖNÜNDEKİ İMAJLAR: AĞZIMI KAPATMAK İSTERKEN ‘ABLA SUS’ DEDİ
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi sonrası Narin’in cenazesinin götürüldüğü İsimli Tıp önünde basın mensuplarına dönerek, “Gidin, palavra konuşun” dedikten sonra bir yakını tarafından yumruk atılan Oya Yorulmaz, şahit olarak dinlendi.
Yorulmaz, “O cümleyi basına söyledim. Bana yumruk vurmadı. Kardeşim Taner Mehmetoğlu, ağzımı kapatmak isterken ‘Abla sus’ dedi” diye konuştu.
