Hıdrellez Nedir, Nasıl Ortaya Çıktı?
Hıdrellez, ülkemizde baharın gelişiyle kutlanan ve çeşitli geleneksel ritüellerle süslenen mevsimlik bayramlardan biridir. Hıdrellez Bayramı’na özel hazırlıklar, her yıl olduğu gibi evlerde önceden başlamaktadır. Anadolu’nun bazı bölgelerinde, Hıdrellez Günü’nde yapılan duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme gibi adetler de bulunmaktadır. Tüm bu hazırlıklar, halkın Hızır’a rastlama umuduyla gerçekleştirilir.
Peki, Hıdrellez’in kökenleri nelerdir? Hızır ve İlyas kimdir, ve neden buluşurlar? İşte Hıdrellez, İlyas ve Hızır Aleyhisselam hikayesi hakkında bazı rivayetler:
Hızır ve Hıdrellezin Kökeni
Hızır ve Hıdrellez’in kökeni üzerine birçok farklı görüş bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar, Hıdrellez’in Mezopotamya ve Anadolu kültürlerine ait olduğunu öne sürerken, bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına dayandığını savunur. Ancak, Hıdrellez Bayramı’nı ve Hızır inancını yalnızca tek bir kültüre mal etmek oldukça zordur. Tarih boyunca Mezopotamya, Anadolu, İran, Yunanistan ve Doğu Akdeniz’in diğer bölgelerinde baharın veya yazın gelişi için çeşitli tanrılar adına düzenlenen tören ve ayinler görülmektedir.
Hızır, halk arasında yaygın bir inançla, hayat suyu (ab-ı hayat) içerek ölümezliğe ulaşmış bir figür olarak kabul edilir. Özellikle bahar aylarında insanların arasında dolaşarak zor durumda kalanlara yardım eden, bolluk, bereket ve sağlık dağıtan bir ulu kişidir. Hızır’ın kimliği, yaşadığı yer ve zamanı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, baharın ve taze hayatın sembolü olarak önemli bir yere sahiptir.
Hızır ve İlyas Hikayesi
Hızır’ın, abıhayatı (bengi su) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış olduğu ve insanların arasında dolaşarak bolluk ve sağlık dağıttığına inanılır. Hızır, halk arasında bir ermiş (veli) ya da peygamber olarak anılmakta ve onun kimliği hakkında birçok rivayet bulunmaktadır. Genellikle Hızır’ın bir isim değil, bir lakap olduğu kabul edilmektedir. Ancak, çeşitli kaynaklarda adı ve soyu hakkında farklı görüşler ortaya atılmıştır. Bazı inançlar, Hızır ile İlyas peygamberin aynı kişi olduklarını iddia etmektedir.
Halk arasında Hızır hakkında oluşan inanç, onun ölümsüz olduğu ve baharda doğanın uyanmasını sağladığı yönündedir. Anadolu’dan başka, Kafkasya, Trakya, Kırım, Azerbaycan ve Suriye’nin birçok yerinde Hızır’a ait olduğu düşünülen türbeler bulunmaktadır. Bu durum, Hızır’ın İslam âleminin hemen hemen her yerinde varlığına inanılan ancak belirli bir kimliğe bürünmemiş bir sembol olduğu anlamına gelir. Hızır, doğanın yeniden doğuşunu ve baharla birlikte yaşamın tazelenmesini simgeler.
Halk arasında Hızır’a atfedilen özellikler, insanlara şifa, sağlık ve uğur getirdiği şeklinde yorumlanmaktadır. Ayrıca, doğadaki diriliş, uyanış ve canlılığın insana yansıması olarak da anlaşılmaktadır. İslamiyet öncesi dönemlerde “Gök Sakallı, Ak Sakallı Kocalar” gibi figürler, medet umulan ve yardım istenen, akıl danışılan kişilikler olarak düşünülmüş; barış, mutluluk, sağlık ve refah getirdiğine inanılan bir kurtarıcı güç olarak kabul edilmiştir.