Mizokinezi: Bilinmeyen Bir Rahatsızlık
Otobüste karşınızda oturan birinin bacağını sallamaya başladığında geriliyor musunuz? Toplantı sırasında çalışma arkadaşlarınızdan biri kalemiyle sürekli çıt çıt oynarken sinirleniyor musunuz? Bu kişiyi durdurma arzusu ve beraberinde gelen mide bulantısı hissediyor musunuz? Eğer bu sorulara cevabınız ‘evet’ ise, yalnız değilsiniz. Dünya genelinde her üç kişiden biri, sizler gibi az bilinen bir bozukluk olan mizokineziden muzdarip.
Mizokinezi, başka birinin tekrarlayan vücut hareketlerinden rahatsız olma durumu olarak tanımlanabilir. Bu rahatsızlığın aşırı vakalarında, bireyler karşılarındaki kişiye dair karanlık düşüncelere kapılabilir. Bazen mizokinezi, mide bulantısına kadar varan rahatsızlık hissine yol açabilir. Yapılan araştırmalar, rüzgârda dalgalanan bir perdenin bile mizokineziye yol açabileceğini göstermektedir.
Geçtiğimiz ay Kanada’da bulunan British Columbia Üniversitesi’nden akademisyenler, mizokinezi üzerine PLoS One dergisinde bir makale yayımladı. Araştırma, mizokinezi yaşayan bireylerin “güçlü duygusal, fizyolojik ve davranışsal tepkiler yaşadıklarını ve bunun kişisel, sosyal ve profesyonel yaşamları üzerinde derin etkiler yarattığını” ortaya koydu.
Araştırma Bulguları
Araştırma kapsamındaki bir çevrimiçi mizokinezi grubuna üye olan 21 kişiyle görüşmeler yapıldı. Katılımcılara mizokinezi deneyimlerinin hayatlarını nasıl etkilediği ve bu etkileri azaltmak için hangi önlemleri aldıkları soruldu. Katılımcılardan bazıları, bir kez tetiklendiğinde hareketleri görmezden gelemediklerini ve başka herhangi bir şeye odaklanamadıklarını ifade etti. Ayrıca, adrenalin patlaması, titreme, çarpıntı, öfke, kaygı, tiksinti ve terleme gibi içsel tepkiler yaşadıklarını belirttiler.
- Bir katılımcı, “kasık bölgesinde yoğun fiziksel ağrı” hissettiğini söyledi.
- Bir diğer katılımcı ise “Vücudum yüksek alarm durumuna geçmiş gibi hissediyorum. Birinin size zarar vermek için sizi takip etmesine benzer bir his” ifadelerini kullandı.
Çoğu kişi, mizokinezi nedeniyle öfke yaşadığını belirtti. Katılımcılar arasında, parmağını masaya vuran, ayağını sallayan ve benzeri hareketler yapan kişileri durdurma hatta öldürme fikrini aklından geçirenler oldu.
Mizofoni ile İlişkisi
Oxford Üniversitesi’nde klinik psikoloji alanında araştırmalar yürüten Dr. Jane Gregory, mizokinezi üzerine çalışan az sayıdaki akademisyenden biridir. The Telegraph’a konuşan Gregory, mizokinezi ile benzer bir bozukluk olan mizofoni arasında sıkı bir ilişki olduğunu belirtti. Mizofoni, başkalarının çıkardığı rahatsız edici seslerden, örneğin soluk alıp verme veya çiğneme gibi seslerden nefret etme durumu olarak tanımlanıyor.
Mizokinezi yaşayanların, rahatsız edici hareketleri görmezden gelemediğini, aksine bu hareketlere odaklanma eğiliminde olduklarını ifade eden Gregory, “O harekete bakamadıkları gibi, onu yok saymayı ya da kabullenmeyi de başaramıyorlar. Hayatlarını tetikleyici kişi ve durumlardan kaçınacak şekilde düzenlemeleri gerekebiliyor. Bazı kişiler, partnerlerinin sürekli böyle hareket ettiği için çok öfkelendiklerini ve ilişkilerini sonlandırdıklarını bile söylüyorlar” dedi.
Yanlış Anlaşılmalar ve Günlük Hayata Etkileri
Gregory, mizokinezi yaşayan kişilerin çoğu zaman yanlış anlaşıldığını vurgulayarak, “Bu durumdaki insanların öfkeli olduğu ya da başkalarıyla başa çıkamadığı yönünde bir yanlış anlama var. Halbuki bu insanlar oldukça anlayışlı ve şefkatli. Ancak bu hareketler nedeniyle öfkelenebilir ya da tiksinebilirler. Sorunun asıl kaynağı bu çatışmadır” ifadesini kullandı.
Birçok kişinin günlük yaşamı mizokinezi nedeniyle derinden etkilenmektedir. Örneğin, mizokinezili bir birey sosyal medyada, “Artık kalabalık etkinliklere katılmaktan nefret ediyorum çünkü orada karşılaşabileceğim tetikleyicileri düşünüyorum” derken, bir diğeri semptomlarının zamanla kötüleştiğini belirtip, “Özellikle kocamın ayağını sallamasından rahatsız oluyordum. Televizyon izlerken bir yastık ya da battaniyenin arkasına geçip görmemeye çalışıyordum. Ama çok güçlü bir değişim fark ettim. Artık ayağını sallayan kim olursa olsun katlanamıyorum. Televizyonda bile biri ayağını sallasa uzun süre bakamıyor, kanal değiştirmek zorunda kalıyorum. Önceden sadece yakın çevremdekilerin ayak sallaması beni sinirlendirirdi. Şimdilerde tüm hayatım cehenneme döndü” şeklinde ifade etti.
Farkındalık ve Gelecek Umutları
Gregory, mizokinezi hakkında konuşulmasını memnuniyetle karşıladığını belirtirken, artan farkındalıkla daha fazla kişinin kendisine teşhis koyma ihtimalinin artacağı konusunda uyarıda bulundu. “Mizokinezinin ardında yatan fikirle bağ kuran bireyler var ve kendilerinde mizokinezi olduğunu düşünüyorlar” diyerek dikkat çekti. Bu konuya olan ilginin artmasına rağmen, henüz bir teşhis kriterinin bulunmadığını, mizokinezi durumunun çoğu zaman anksiyete bozuklukları veya OKB ile karıştırıldığını ifade etti. Ancak araştırmalar, mizokinezinin bu bozukluklardan farklı olduğunu ortaya koymaktadır.
Gregory, mizokinezi olduğunu düşünen kişileri doktora başvurmaya teşvik ederken, “Test edilmiş bir tedavi bulunmasa da bilişsel davranışsal terapi gibi konuşma terapileriyle başarı elde etmiş psikiyatristler var” dedi. Araştırmalar, mizokineziye neyin yol açtığını henüz keşfedebilmiş değil. Ancak Gregory, bunun eski zamanlarda hayatta kalmayı sağlayan bir tepki olabileceğini belirtti. “Bazı kişilerin görsel hareketleri daha iyi görüp onlara odaklanması grubun hayatta kalmasında rol oynamış olabilir. Çünkü bu hareketler, avcılar gibi potansiyel tehlikelerin işareti olabilir” diyen Gregory, mizokinezisi olanlara da “Bir dahaki sefere tetiklendiğinizde kendinizi üzmeyin, bu bir hayatta kalma içgüdüsü” mesajını iletti.